30 Aralık 2009 Çarşamba

Wine for Mood

.
Sevgili İclal,

Şarabın da “mood”a göre uygun olanları var tabii… Üstelik bir servet harcamadan…

İlk buluşmada pikniğe gittiniz beraber: Hoş, uçarı, insanı keyiflendiren, atıştırmalıklara uygun bir beyaz şarap seçin. Mesela, bir Alman Riesling… Ya da, “ben beyaz şarap sevmem” demesi olasılığına karşılık bir şişe Kalecik Karası veya Beaujolais

Günbatımını izleyeceksiniz beraber: Tatlımsı, köpüklü, gül kokulu, hafif Asti Spumante’den daha iyisi olabilir mi? İyice soğutun ama açman önce, ve doğru dürüst köpüren şarap açmayı önceden öğrenin.

Sahildesiniz. Güneş sıcacık, keyifle serinlemenize yardımcı olacak, diri asidiyle sizi ferahlatacak bir şarap seçin: Mesela, iyi soğutulmuş bir şişe Yeni Zelanda Sauvignon Blanc

Havuz kenarında, sohbet ve muhabbeti koyulaştırıyorsunuz: bir kadeh rose.

Onu şaşırtmak istiyorsunuz; Alsace Gewürztraminer

Çikolata kadar baştan çıkarıcı çok az şey vardır. İyi bir çikolata aldınız ona, yanında muhakkak Banyuls götürün.

Ya da Bebek’teki tarihi dükkandan badem ezmesi aldınız ona, küçük bir parça; olması gerektiği gibi… Yanında? Tatlı bir misket şarabı

İstiridye, havyar… Çok şık bir mum ışığında yemek için; seçeceğiniz şarapta yemeğe uyum kadar zarafete de özen gösterin: Beyaz seçiminiz Chablis Grand Cru, kırmızı seçiminiz bir Bourgogne Pinot Noir’ı…

Çilek götürüyorsunuz onu görmeye giderken; yeni mevsimi… Benim bir kadın için güney yarımkürede olduğundan ters mevsimi yaşayan Zimbabwe’ye büyücek bir termos içinde götürmüşlüğüm de vardır, bir kadın için… Ve yanında muhakkak bir şişe rose Champagne….

Evlenme teklif ederken, ya da o günü sonraları hatırlarken: Champagne… Çünkü her şişe, ayrı ayrı ikinci fermantasyon geçirdiğinden, nüanslarla birbirinen farklı… Her şişe özel…

Bir bahar akşamı konsere gidiyorsunuz beraber, ya da jazz dinlemeye: Dönüşte bir şişe kırmızı Bourgogne’nız hazır olsun…

Mevsim kış, tiyatro veya sinema sonrası; biraz da yürüdünüz, soğuğu hissettiniz yüzünüzde. Bir şişe Avustralya Shiraz’ı kadar içinizi ısıtacak şarap yok…

Bir otelde kalıyorsunuz, adı Hotel California: Tabi ki “Pink Champagne on Ice

Evde baş başa romantik bir komedi izliyorsunuz: Bordeaux Merlot (Pomerol, St.-Emilion) kupajları en iyi arkadaşınız…

Bir bahar akşamı, Boğaz’a karşı şarap içelim dediniz. Hava çok sıcak da değil… Bir şişe Bordeaux Cabernet Sauvignon (Margaux, Pauillac, St.-Julien) kupajı. Hafif serince: Napa Cabernet Sauvignon. Beyaz ise tercihiniz, Bourgogne Chardonnay.

“Melali bilmeyen nesle aşina” değilsiniz: O zaman, Amarone della Valpolicella

Gidenin ardından hüzünlü bir şarkı dinleyeceğiniz tuttu: Küçük bir kadeh vintage Porto. “Parting is such a sweet sorrow” –William Shakespeare

Sevgiler
Yunus Emre

Sevgili İclal Aydın'a yazdığuım bu not yazarın "Senin Adın Bile Geçmedi" adlı kitabında yayınlanmıştır: http://www.seninadinbilegecmedi.com/?s=tesekkur

Hiç yorum yok: